Datça Yarımadası’nda yapılan çalışmalarda elde edilen buluntuların M.Ö. 2000’lere kadar dayandığı biliniyor. Yarımada tarihi yönden zengin olduğu kadar doğa yönünden de oldukça büyüleyicidir. Türkiye’de ilk badem çiçekleri Datça Yarımadası’nda açıyor ve yine ilk çağla şubat ayında yine Datça’da çıkıyor. Ülkenin en popüler turizm merkezlerinden biri olan Datça, birbirinden güzel koy ve plajlara, berrak turkuaz sulara sahiptir. Yılın büyük bir bölümünde denize girmek mümkündür. Yarımadanın denize girmek için uygun koy ve plajlarının büyük çoğunluğu güneyde yer alır. Bunların belli başlıcaları doğudan batıya doğru; Kuruca Bük, Aktur, Karaincir, Güllük, Gebekum, Burgaz, Kargı, Domuz Bükü ve Palamut Bükü’dür. Birçoğu Mavi Bayrak ödülüne sahip plajlardır. Şehir merkezinde, Taşlık Plajı’nın güney batısında, suyu denize göre daha ılık olan ve içerisinde sağlığa yararlı çeşitli mineraller bulunan, enfes manzaralı minik bir göl vardır. Yarımada yat turizmi ve deniz turizmi açısından da son derece yoğundur. Doğal güzellikleri ve zengin kültürel değerleriyle her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlar.
Knidos Antik Kenti; Demokrasinin ilk örneklerini verdiği yer olarak anılan Knidos Antik Kenti, ilk olarak ilçe merkezine 2 kilometre uzaklıktaki Dalacak Burnu’nun Burgaz Mevkii’nde kurulmuş, bugün kalıntıların bulunduğu Tekir Burnu’na Dorlar tarafından taşındığı biliniyor. Antik kentte 1967 yılında başlayan kazı çalışmaları sonucunda nekropol alanı, küçük tiyatro, odeion ile Afrodit ve Apollo’ya adanmış tapınak kalıntılarına ulaşılmış. Antik kentin yakınlarında bir de Knidos Feneri bulunuyor, muhteşem manzaraya sahip bu bölgeyi görmeden dönmemelisiniz.
Can Yücel Evi; Ünlü şairin isminin verildiği sokağın içerisinde bulunan ev Eski Datça’da yer alıyor. Datça aşığı olan şairin 1986’da taşındığı ve mütevazı bir hayat yaşadığı evin kütüphane olarak düzenlenen bölümünde kendisine ait fotoğraflar, notlar ve kitaplar sergileniyor. Ziyaretinizi 12 Ağustos’a denk getirirseniz anma törenine katılabilirsiniz.