Anadolu’nun sınırı, boğaz semti, Osmanlı’nın en önemli semtlerinden biri; Üsküdar.
Üsküdar, Osmanlı döneminde Galata ve Eyüp dışında İstanbul’a bağlı üçüncü kadılıktır. Sadece coğrafi değil, kültürel farklılığı da ifade eden bu bölümleme içerisinde Üsküdar, Anadoluluğu ve Anadolu Türk-İslam geleneğinin temsilidir. Üsküdar her şeyden önce coğrafi olarak Anadolu’dur. Anadolu topraklarının Boğaz’ın suları tarafından çizilen sınırıdır. Demografik olarak da Anadolu’dur diyebiliriz. 1352 ‘de Orhan Gazi tarafından fethedildikten sonra, Anadolu’dan gelen Müslüman halk Üsküdar’a yerleşmeye başlamıştır. Birçok camii ve dinsel öğeye ev sahipliği yapan Üsküdar’ın tarihi dokusunu eşsiz kılan, İstanbul’un simgesi Kız Kulesi de bu semtte bulunur.
Kız Kulesi
Kız Kulesi, MÖ 5.yy’da Yunanlar tarafından İstanbul Boğazı’nın Üsküdar Salacak sahiline yakın küçük bir ada üzerine inşa edilmiştir. Üsküdar’da, Roma İmparatorluğu’ndan kalma tek mimari eserdir. Tarih boyunca farklı amaçlarla kullanılmış ve hakkında çokça rivayetler üretilmiştir. Eski ismi, Damalis ve Leondrosdur. Damalis ismi, Atina kralı Kharis’in karısının ismidir. Damalis ölünce bu sahile gömülmüştür ve kuleye bu isim verilmiştir. İstanbul fethedildikten sonra, adada bulunan kule yıkılarak yerine ahşap bir kule yapılmış, daha sonra yangında bu kule yok olmuştur. 1725 yılında kule yeniden yapılır. Üst kısma bir kurşun kubbe eklenir. 1857 yılında Kuleye fener koyulur ve fener gemilere yol göstermeye devam eder. Kız kulesi tarihi boyunca vergi dairesi, fener, savunma gibi farklı işlevlerde kullanılmıştır. 1830 yılında kolera salgınında karantina hastanesi ve radyo istasyonu olarak kullanılır. 1982 yılında Denizcilik İşletmesine devredilir. Bugün, özel bir şirket tarafından restore edilerek restoran olarak işletilmektedir.
Beylerbeyi Sarayı
Marmara Denizinin yanı başında tarihi Bizans’a dayanan önemli tarihi saraylardan biri olan Beylerbeyi Sarayı Üsküdar sınırlarında yer almaktadır. Oldukça ihtişamlı ve boğaza nazır olan bu saray Osmanlı padişahlarının dinlenme mekânı ve yabancı hükümdar, devlet başkanlarının ağırlanacağı konuk evi olarak düşünülmüş ve buna göre tasarlanmıştır. Saray’ın inşasına 6 Ağustos 1863 tarihinde başlanmış ve 21 Nisan 1865 Cuma günü, yapılan bir törenle resmen kullanıma açılmıştır. Pazartesi ve perşembe günleri hariç her gün ziyarete açıktır. Aynı zamanda ziyaretçilere sarayın bahçesinde kahvaltı yapma imkânı da sunuluyor.
Mihrimah Sultan Cami
Osmanlı tarihinin önemli yapılarındandır. Mimarisindeki imzanın Mimar Sinan’a ait olmasının da verdiği önemden dolayı günümüzde sıkca ziyaret edilir. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın kızları Mihrimah Sultan’ın adına yaptırdığı Mihrimah Sultan Camii, Üsküdar İskelesi’ne oldukça yakın bir konumdadır. Adına birçok efsane duyacağınız camiyi yakından görmenizi tavsiye ederiz.
Selimiye Kışlası
Kışlanın şu an bulunduğu yerde Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı bir saray bulunmaktaydı. III. Selim yeni kurulan Nizam-ı Cedit ordusu için sarayın bulunduğu alana 1794 – 1799 yılları arasında ahşap bir kışla yaptırır. 1807 yılında baş gösteren yeniçeri ayaklanması ile bu ahşap kışla tamamen yıkılır. Sultan II.Mahmud döneminde 1827 – 1829 tarihleri arasında dönemin en önemli mimarlarında olan Krikov Baylan’a taştan olan bu kışla yaptırtılmıştır. Selimiye Kışlası Boğaz’ın önemli tarihi yapılarındandır, vapurla geçerken görmemek imkansızdır, görkemiyle dikkatleri çeker. Özellikle akşamları ışıklandırmasıyla adeta parlar.